Değerli dostlarım, Azınlık sorunu dünya üzerindeki en büyük bireysel ve toplumsal sorunların başında yer almaktadır. ister günümüzde ister geçmişte olsun, kimi toplumlar ya da kimi yönetenler böyle bir sorunun varlığını yok görürken, kimi toplum ve yönetimler ise azınlık haklarının üzerinde gereği kadar durmuş ve azınlığından toplumun büyük çoğunluğundan farkı olmamasını sağlamaya çalışmıştır .Esasen, azınlık kelimesinin tüm dünya dilleri üzerinde bir tanımı mevcuttur. Azınlık kelimesi “Bir toplulukta kendine özgü nitelikler bakımından ayrı ve ötekilerden sayıca az olanlar, azlık, ekalliyet, çoğunluk karşıtı.” olarak tanımlamıştır. Ancak dil biliminin dünyanın çeşitli dillerinde azınlık kavramına istinaden hemen hemen ortak bir tanım yapmasına rağmen dünya devletlerinin gerek tarihte gerekse günümüzde uluslararası toplumunca azınlık kavramının özüne ilişkin ortak bir tanımı yoktur.
Zira konu ile ilgili olarak, devletler arasında azınlık kelimesine ilişkin bir tanımın ortaya konulamamasının nedenini azınlık kavramının her ülkenin “siyasi duruşlarına” , “ toplumsal ve hukuki yapılarına göre değişiklik” göstermesidir. Yine başka bir yoruma göre azınlık kelimesi ““İçinde yaşadıkları toplumda nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan gruptan, din, dil, etnik köken vb. açılardan farklı özellikler gösteren topluluk” olarak açıklanmıştır Bir diğerlerine göre ise azınlık toplumun bir kısmı ve güruhudur (Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti (insan kalabalıktır.. Yine başka bir görüşe göre azınlık kavramı hemen hemen dünyanın her yerinde söylenildiği kişi veya topluma “ küçültücü” anlamlar yüklemektedir . Yine azınlık kavramını toplumdaki çoğunluktan farklı konu ve kavramlarda farklı niteliklere haiz olanlar şeklinde açıklamıştır . Bir diğer tanıma göre ise azınlık kavramını farklı talep ve isteklerde bulunan grup olarak açıklamıştır .
Azınlık kavramının esas olarak ilk çağlardan beri var olduğu kabul edilse dahi Avrupa’da milliyetçilik ve ulus-devlet akımlarının ortaya çıktığı, imparatorlukların toprak bütünlüğü sorunlarını yaşamaya ilk olarak başladığı 17. Yüzyılda ortaya çıktığı söylenebilir. Haliyle azınlık kavramının ortaya çıkmasıyla, azınlık hakları kavramı ve azınlık haklarının korunmaya başlaması da yaklaşık olarak 17. Yüzyıl sonları, 18. Yüzyıl başlarında ortaya çıkmıştır. Büyük devletler o yıllarda esas olarak toprak bütünlüklerini korumak ve milliyetçilik akımının önüne geçmek amacıyla azınlık haklarının korunmasına ve bir takım imtiyazlar verilmesine zamanın koşulları içerisinde kalmak üzere gayret göstermişlerdir. Uluslararası hukuk ve ilişkilerde ise azınlık kavramının kullanıldığı ilk yazım, 1919 Versailles Barış Antlaşması'dır .
Azınlık kelimesinin tanımı Uluslararası hukukta Uluslararası Sürekli Adalet Divanı (USAD) tarafından yapılmıştır. Divan yorumu uyarınca azınlık kavramı bir devlette ve toplumdaki sayısı ırksal, dinsel ve lisan bakımından farklı olan gruplar olarak ifade edilmesine rağmen pek kabul görmemiştir.
Evet anlıyorum: bu teraneyi ne amaçla gündeme getiriyorsun? eleştirinizi duyuyor gibi oluyorum. Hemen söyleyeyim: Bugünlerde Makedonya kamuoyunda Anayasa’da değişmeler talebi epey bir zamandır ,bir bakıma Avrupa Birliği’ tarafından önümüze soğuk bir yemek olarak servis edilmiştir .Bilineceği üzere Kuzey Makedonya AB’ye girme yolunda Bulgaristan denen bir engelle karşılaşmış bulunmaktadır. Şu anda Makedonya-AB ilişkilerine bir büyüteçle bakılacaksa, ülkemizin Skrining (tarama) safhasında olduğu görülür. Ancak Bulgaristan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nin Anayasasının şu şekilde olan giriş bölümüne:
Kuzey Makedonya Cumhuriyeti vatandaşları, Makedon halkının ve atalarının bağımsız ve egemen Kuzey Makedonya devletinin kurulması için yaptıkları fedakarlıklar ve emellerinin bilincinde olan Arnavut halkının bir parçası olan Arnavut Halkı,– Türk halkının bir parçası olan Türk halkı, Eflak (Ulah )halkının bir parçası olan Eflakların,, Sırp halkının bir parçası olan ,Sırp halkının, Roman halkı, Boşnak halkı ve diğerlerinin Kuruşova Cumhuriyeti geleneğine ve ASNOM un Birinci Toplantısının Bildirisinde listelenen yasal kararlara uygun olarak Kamu yararına Kuzey Makedonya'daki zengin kültürel mirasa ve bir arada yaşamaya layık her şeyi korumak ve geliştirmek için gelecek nesiller önünde sorumlu, ortak iyiliğe karşı– Makedon halkı için ASNOM toplantısı ve bağımsız bir egemen devlet kurma iradesini ifade eden 8 Eylül 1991 Referandumu ve Ohri Çerçeve Anlaşması, hukukun üstünlüğünü tesis etmek ve güçlendirmek, insan haklarını ve sivil özgürlükleri sağlamak, barış ve birlikte yaşamayı, sosyal adaleti, ekonomik refahı ve kişisel ve ortak yaşamın ilerlemesini sağlamak amacıyla, özgür ve demokratik seçimlerle seçilen Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Meclisi'ndeki temsilcileri aracılığıyla bütün hak ve yükümlüklerinde eşittirler. Bu bölümde zikredilen halklar yanı sıra AB Makedonya’da yapılan son sayımlarda sayıları 3.bin civarında olan Bulgarların da eklenmesini, Makedonya’nın AB ile müzakerelere başlaması için için şart olarak ileri sürmüş bulunmaktadır.
Bu nedenle iktidardaki partiler Kuzey Makedonya Cumhuriyet Anayasasının giriş bölümündeki bu değişmenin yapılmasını kabul etmektedir. Ancak Anayasada bu değişmeyi yapabilmek için iktidarın Parlamentoda, destek alabilmek için, üçte ikilik bir çoğunluğunun desteğini alması mecburiyeti var. Şu ana kadar iktidarı oluşturan partiler blokunda u değişmeyi destekleyecek milletvekili sayısı toplam 74 ile 76 milletvekili arasında seyretmektedir. Buna göre, muhalefet partisinin milletvekilleri de bu Anayasa değişmesi için destek vermeleri zaruridir. Başka bir deyişle bu Anayasanın değişmesini 120 koltuklu parlamentodaki 80 milletvekili tarafından desteklenmelidir. Dolayısıyla ana muhalefet partinden de destek gerekmektedir. Ana muhalefet partisi bu desteği vermemesinin, hükümetin istifa ederek erken seçime gidilmesiyle koşullandırmaktadır.
İşte dananın kuyruğu burada kopacak gibi görünüyor. Milliyetçi ve ırkçı olabilirlikte tescilli bir Türk düşmanı olarak bilinen VMRPO_DPMNE PARTİSİ (Osmanlılara karlı diremiş başlatan ve savaşan iç Makedon Örgütünün ilk harflerinden ismini alan bu partinin ne yazık ki bir der Türk ortağı da var . BU ana muhalefet partisi bugünlerde bu kör sokaktan bir çıkış olarak n AB üyesi olan Hırvatistan Cumhuriyetinin Anayasasının örnek olarak alınmasını önermektedir.. Bu ülkenin anayasasının giriş bölümünde Hırvatistan’ın Hırvat Halkı ile isimleri bir bir zikredilen 24 azınlık farklı azınlıkların isimleri zikredilmektedir. Ancak ayrıntı çok ciddi bir noktada gizlenmektedir. Bu ülkenin Anayasasında halklardan değil, azınlıklardan söz edilmektedir. Şimdilik Hırvat Anayasası mükemmel bir Anayasadır algısı yaratmaya çalışılmaktadır. Eğer bu iktidar Ana muhalefetin Hırvat Anayasanın örneğini kabul ederse, hapı yuttuk demektir. Onun için Türk siyasi partileri, Türk STK’ları gözünü açık tutmalıdırlar, kesin şekilde bu öneriyi reddetmeleri akıl işi olacaktır. Nedeni de çok basit: Makedonya’da yaşayan Türkler bu ülkede azınlık değil, bu ülkenin kurucu unsurlarıdır.
Ne hazindir ki şu ana kadar bu öneriyle ilgili ne Türk partileri ne de sayıları60 in üstünde olan Türk Sivil Toplum Teşkilatlarından hiçbiri, hatta bunların çatı örgütü olan MATÜSİTSİTEB’den de bir görüş veya eleştiri duyamadık. Yoksa çok kez olduğu gibi, iş işten geçtikten sonra mı tepki göstermeyi bekliyorlar bilinmez. Söylemesi bizden.