BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİNİN KURULUŞ ÖYKÜSÜ

Osmanlı İmparatorluğu, XIX. yüzyılda emperyalizmin etkisi altına girdiği dönemde siyasi, ekonomik ve askeri savaşları kaybetmişti. Rus Çarı I. Nikolay’ın, 1853'de St. Petersburg'da Osmanlı’yı kastederek ''Kollarımız arasında, ağır hasta bir adam var.'' benzetmesiyle beraber, imparatorluk topraklarının Avrupalı büyük devletler tarafından yağmalama hesapları yapılmaya başlandı. Okyanus ötesinden Amerika da emperyalistlerin paylaşmaya hazırlandığı bu pastadan pay almak için harekete geçti. Yeniden kurulmakta olan bu oluşumda söz sahibi olabilmek için tüccar ve misyonerlerini Osmanlı'ya, Smyrna'ya yani İzmir'e gönderdi.

Doğu Akdeniz'in yıldızı olarak kabul edilen ve yaşayanların büyük bir çoğunluğunun gayrimüslim olduğu Smyrna, XIX. yüzyılda yabancı tüccarların, seyyahların ve misyonerlerin gözde kentiydi. Osmanlı’da misyonerliğin en önemli merkezi 1820 yılında Smyrna’da kurulmuştu: “Bütün dünyayı Protestanlaştırmak” ilkesiyle yola çıkan ABCFM (American Board of Commissioners for Foreign Missions) ya da kısaca "American Board" adıyla bilinen bu örgüt, her seviyede ve çok farklı alanlarda eğitim olanakları sunmak amacıyla Müslüman, Yahudi, Ermeni ve Rumların yaşadığı Osmanlı'ya misyoner gönderme kararı aldı.

Diğer taraftan Osmanlının ”dini” esaslara dayanan eğitim sistemi yüzünden azınlıkların şiddetle özel okullara ihtiyaçları vardı. Kuran'ın öğretildiği mahalle mekteplerine gitmek istemeyen gayrimüslimlere kucak açan ve mahalle okullarından çok daha yüksek ve kaliteli bir eğitim sunan Amerikan okulları her yerde büyük bir kabul görüyor ve öğrenci sayısı hızla artıyordu. Bu dönemde ruhsatlı veya ruhsatsız birçok okul ve yetimhane kuruldu. Bu şekilde gelecek kuşaklara yatırım yapılarak Amerikan kültürünü benimsemiş bireyler yetiştiriliyordu.

Dünyadaki Amerikan misyonerlerinin üçte biri Anadolu'da görev yapıyordu. Bölge coğrafyasına ve ülkemize gösterdikleri ilgi, topraklarımızdaki Amerikan eğitiminin önemini gösteriyordu. Çünkü A.B.D. Misyonerlerinin en çok önem verdikleri konu insan gücüydü ve diğer konularda en çok yatırım yaptıkları ülke de Osmanlı olmuştu. Ancak Amerikan misyoner okulları, İmparatorluğun diğer kesimlerinde özellikle Ortodoksluğun egemen olduğu Balkanlarda fazla tutunamadı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda, XIX. yüzyılın başlarında, Amerikan misyonerlik hareketi, kitlelere ulaşmak ve onlara kendi kültürünü aşılamak için kullandığı en etkin araç okullar oldu. Olabildiğince fazla sayıda okul açmak, Amerikan misyonerlik hareketine çok yönlü bir fayda sağladı.

Cyrus Hamlin ve eşi Henrietta, 17 Ocak 1839’da İzmir’e, on gün sonra da İstanbul’a gelmişler ve 4 Kasım 1840’ta İstanbul’daki ilk Amerikan okulu olan ve 22 yıl eğitim veren Bebek Teoloji Okulu’nu Ardından 1862'de Christopher Rheinlander Robert ile birlikte Amerikalı misyonerler Amerika'nın ülke sınırları dışında açtığı ilk okul olan İstanbul'da Robert Koleji kurmuştur. Daha sonra sırasıyla Beyrut'ta Beyrut Üniversitesi (1864), İstanbul'da Amerikan Kız Koleji (1873), Antep'te Merkezi Türkiye Koleji (1876), Harput'ta Fırat Koleji (1878), Maraş'ta Merkezi Türkiye Kız Koleji (1882), Merzi-fon'da Anadolu Koleji (1886), Tarsus'ta Paul Enstitüsü (1888) ve Smyrna’da Uluslararası Kolej (1891) dir.

1845 ile 1914 yılları arasında Amerikan misyoner okullarının yayılışı baş döndürücüdür: 1845'te sadece 7 olan okul sayısı 1910'da 430'a öğrenci sayısı da 135'ten 23bin 474'e ulaşmıştır. Osmanlı sınırları içerisinde sultani ve idadi düzeyindeki okullara giden öğrencilerin yarısı Amerikan okullarında eğitim görmekteydi.

1880’deki Barlett Raporu'nda ABCFM'nin Osmanlı topraklarındaki faaliyet ve hedeflerini şöyle özetler; “Hıristiyanlık açısından Türkiye, Asya'nın anahtarıdır.”

Günümüzde de din eğitimi ile ilgili yola çıkan bazı kuruluşların ilerleyen süreçte gerçek amaçları ortaya çıkmakta ve ucu terörist örgütlere kadar varmaktadır.

Mart 1971'de dönemin başkanı Dr. Everton, Robert Kolej'in üzerine herhangi bir kampüs üzerinde bağımsız bir üniversitenin kurulması için Türk hükümetini teşvik eden önergenin 26 Ocak 1971'de Yönetim Kurulu tarafından kabul edildiğini açıklamıştır. Çalışmalar 1971 yazında sonuçlandırılmıştır.

Binaları, kütüphanesi, laboratuvarları, tüm imkanları ve personeliyle 118 dönümlük bugünün Güney Kampüsü 10 Eylül 1971'de tamamen Türk hükümetinin üzerine geçmiştir. Boğaziçi Üniversitesi, yüz yıldan fazla Robert Kolej'in kampüsü olarak kullanılan alana resmi olarak kurulmuştur.

Tufan Atakişi

  
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner163