Erzurum'da güneşli bir eylül sabahıydı annemin "mamo kalk devrim olmuş" çağrısı ile uyandım. Uyku sersemi olmalıydım ki; uğruna düşler kurduğumuz o gün mü gelmişti, devrim mi olmuştu? Uyku sersemliğim çok uzun sürmedi 15-20 saniyede kendime gelip yataktan fırladım.
Siyah-beyaz televizyonun karşısına geçtim.
Olan, okuma yazması olmayan annemin bizlerden duyduğu devrim değildi, ABD nin çocukları Türkiye'de kör topal giden demokrasiyede tahammül edememiş iktidara el koymuşlar. Zavallı uşak Evren konuşuyordu.
Sabah 07.oo civarıydı yanılmıyorsam.
Hazırlıklıydık buna o zamanlar. Çünkü provakatif bombalar patlıyor, faili meçhul cinayetler ülkenin her yerinde sahneye konuluyor.
Azizye Tabyası'nda olası aranma durumları için sakladığımız malzemeler geldi aklıma.
Dışarıda ikişer, üçer askerler geziniyor, sokağa çıkma yasağının ihlal edilmesini önlemek için ara ara siren sesleri ile halkta korku uyandırmaya çalışıyorlardı.
Her gün çocukların cıvıl cıvıl koştukları sokaklar bom boştu.
Erzurum'un bir başındaydım, diğer başından gelecek arkadaşlar vardı. Azizye tabyası toplanma noktamız ama onların oraya gelmesi çok zor olacaktı.
Bir süre askerlerin güzergahlarını gözlemledim.
Yaklaşık bir saati geçkin süre gözlemlerimde 15-20 dakikalık aralarla dağa süzülecek güzergahımı kafamda çizdim. Annemle vedalaşıp çıktım. 2 saat sonrası olmalıydı dağda Azizye tabyasına varmak üzereydim. Kentin sokaklarına göre daha özgürdü dağlar. bazen kuytuluk bir yer bulursam saklanıp geldiğim güzergahı gözetiyordum. Toplanma yerimize benden önce kimse varamazdı çünkü en yakın bendim oraya.
Öğleye doğru Tabya'sındaydım.
Azizye Tabyası....
(Devamını okumak için tıklayın lüütfen >>>>>>)
HALKIZ BİZ