Kürşad Oğuz- İyi akşamlar, ‘Olaylar ve Görüşler’e hoş geldiniz. Bugün özel bir konuğumuz var. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Efendim hoş geldiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Teşekkür ederim, çok sağ olun.
Serap Belet- Hoş geldiniz. CHP Genel Merkezinde başkentten yapıyoruz yayınımızı.
Kürşad Oğuz- Ne konuşacağız? Tabi konuşacağımız şeyler belli. 14 Mayıs’a kadar neler yaşanabileceğini, 15 Mayıs’ı. Millet İttifakı içerisindeki son durumu, seçmen listelerini, hazırlıkları, meydanları, meydanlarda neler yaşadığınızı ve genel olarak da Türkiye’nin sıcak gündemine dair sorularımız da olacak. Ben açılışı yaptım. İlk soruyu da Serap’a bırakıyorum.
Serap Belet- Evet. Hatta az önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın size yönelik eleştirileri oldu. Son iki gün konuşulan emeklilere bayram ikramiyesi vaadiniz, ekonomiyle ilgili vaatleriniz hepsini soracağız. Ama bugün Ankara’dayız ve başkentte çok yoğun bir trafik var, hem partiler arasında, hem partilerin içinde. Çünkü seçim için milletvekili aday listeleri çok önemli. Bir yıl önce değişen sistem nedeniyle de bir yeni sistemle gidildiği için biz anlıyoruz ki, çok ince hesaplar yapılıyor. Cumhur İttifakında şu an için partiler ayrı ayrı seçime gideceklerini duyurdular. Tabi nihai durumu göreceğiz birkaç gün içinde ama bugün için açıklamalar böyle. Millet İttifakında şu an durum ne?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şu anda çalışıyoruz.
Kürşad Oğuz- Siz bugünden itibaren zaten kapanacaksınız bildiğim kadarıyla? Genel Merkeze kimseyi almayacaksınız.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet evet. Çalışıyoruz. Çalışacağız zaten. Sizin de ifade ettiğiniz gibi önemli bir seçim; bizim açımızdan da, Türkiye açısından da çok önemli bir seçim. Komşularımız açısından da çok önemli bir seçim. Türkiye’nin, içine düştüğü bu durumdan Türkiye’nin kurtulması lazım. Bunun için de bilime dayanan, akla dayanan, sağduyuya dayanan, kutuplaştırmayan, kucaklaşan bir siyasete ihtiyacımız var. Biz altı lider, Millet İttifakı olarak bu anlayışla yola çıktık ve bunun için de çalışıyoruz, üretiyoruz.
Bakın size şunu sorayım, daha doğrusu söyleyeyim sormayayım da, siz soracaksınız. Şunu söyleyeyim; biz altı lider, Ortak Mutabakat Metnini hazırladık. Eğitimden sağlığa, teknolojiden milli eğitime, hayatın her alanı ile ilgili. Yanlış hatırlamıyorsam 2 bine yakın madde başlığı açıkladık ve bunu kamuoyuna açıkladık. Ve dedik ki, biz iktidar olunca bunu yapacağız. Cumhur İttifakı ne yaptı? Böyle bir şey açıkladı mı, açıklamadı. O zaman niye kamuoyu onları tartışmıyor. Kamuoyu neden onları eleştirmiyor.
Kürşad Oğuz- Sadece Yeniden Refah Partisiyle bir ortak metin 30 maddelik onun üzerinde bir uzlaşma var.
Kemal Kılıçdaroğlu- O bir metin. Ama önümüzdeki 5 yılda Türkiye için ne yapacaklar? Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu çıkmazdan hangi politikalarla kurtaracaklar? Biz hazırız, bütün ayrıntılar orada var. Biz oturduk, kadrolarımız oturdu, akademik dünyadan yardım aldık. Bürokratlardan yardım aldık ve önemli bir rapor, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ortaya çıkan bir rapor.
Serap Belet- Peki onu daha sadeleştirerek bir kez daha kampanya başlarken bir seçim beyannamesi olarak bir toplantıyla duyuracak mısınız tekrar, yoksa direk olarak mitinglerle mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bu bir seçim beyannamesi. Bunu duyuracağız, ilk 1 ayda ne yapacağız, ilk 1 haftada ne yapacağız? Çünkü hepsi orada yazılı. Bu aynı zamanda 6 liderin ortaklaştığı ve ortak söylem birliği yarattığı bir metin. Dolayısıyla ben de bunu söyleyeceğim, Millet İttifakı’nın diğer aktörleri de Sayın Genel Başkanlar da aynı şeyi söyleyecekler. Çünkü biz ortaklaştık. Ama ben merak ediyorum, mesela Erdoğan bir şey söylediğinde diğerleri ne diyecek? Ortak bir mutabakat metni yok. Ama orada şöyle bir kural var anladığım kadarıyla; Erdoğan ne derse hepsi teslim olmuş, biz de aynı şeyi tekrar edeceğiz diye. Teslimiyet, siyaset değildir. Siz bir partiyseniz siyasetinizi açıkça yazarsınız. Sizin taraftarlarınız var, size gidip oy verecek bu insanlar. Siz önümüzdeki 5 yıl içinde ne yapacaksınız, neleri yapacaksınız?
Kürşad Oğuz- Siz ayrıca Cumhurbaşkanı adayı olarak da ayrı bir seçim beyannamesi, seçim bildirgesi açıklayacak mısınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Hepsi burada var. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak ne yapılacak, her bir bakanlık neler yapacak, yeni bakanlıklar kurulacak mı, kurulmayacak mı? Burada neler yapılacak. Üniversitelerde neler yapılacak, bilimde, teknolojide neler yapılacak, tarımda ne yapılacak? Çiftçi nasıl desteklenecek?
Kürşad Oğuz- Büyük depremden sonra bazı maddelerin revize edileceğini, öncelik sıralamasının değişebileceğini duydum. Olacak mı öyle bir şey?
Kemal Kılıçdaroğlu- Onunla ilgili bir kanun teklifi hazırladık. Deprem bölgesi ile ilgili bunlar hiçbir şey yapmadılar. Çadır dağıttılar, konteyner dağıttılar, o da yarım yamalak. Ama biz iktidar olduğumuzda şunu görecek herkes. Deprem bölgesini, yani Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Hatay, Osmaniye, bütün bu bölgeyi bir bütünlük içinde ele alacağız. Ve bununla ilgili bir kanun teklifi verdik; hem orayı onaracağız, hem bütün bu bölgeyi önemli bir üretim üssü haline getireceğiz. İnsanlar buraya gelecek ve çalışacaklar. Konutlar depreme dayanıklı olacak. Fabrikalar depreme dayanıklı olacak. Yapılacak konutların bütün malzemeleri bu bölgede üretilecek. Burada büyük istihdam sağlanacak.
Kürşad Oğuz- Evleri ücretsiz vereceğinizi söylemiştiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- O ayrı, onu da vereceğiz zaten. Onu biraz daha ayrıntılı anlatmak isterim sorarsanız. Ve bu bölge aynı zamanda bir istihdam ve üretim merkezi olacak.
Kürşad Oğuz- Şimdi bu genel seçim üzerinden başladığımız için şimdi yeni bir takım haberler var. Mesela sizin bazı illerde İYİ Partiyle bir fermuar sistemiyle bazı illerde sizin öncelikli adaylarınız, bazı illerde İYİ Partinin öncelikli adayları üzerinde anlaşıp 81 ilin bir kısmında seçime böyle gideceğiniz konuşuluyor. Onun haricinde diğer partiler DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti bunların bir üçlü ittifak yapması planlanıyordu ama olmadı. Ayrıca ittifak içinde ittifak, çatı ittifak şeklinde seçime girmeleri planlanıyordu. Bildiğim kadarıyla o da nihayete erdi, olmadı. Ve bu partilerin bazı milletvekilleri adaylarını sizin listenizden girmesi söz konusu. Bunların çalışmasını yapıyor musunuz? Bir pazarlık var mı? Nasıl yürüteceksiniz bunları?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, bütün seçenekler düşünülüyor Kürşat Bey. Yani bizden genel başkan yardımcıları, diğer partilerden genel başkan yardımcıları var. Her bir seçenek üzerinde duruluyor. Önemli olan maksimum yararı nasıl sağlayabiliriz, bunun üzerinde çalışılıyor. Tabii bu çalışmadan önce yapılan anketler var. O anketler diğer liderlerin de önünde var. Onların kadrolarının da önünde var. O çerçevede oturuyoruz bir çalışma yapıyoruz. Zaten az kaldı. Yani önümüzdeki bir iki gün içinde zaten biraz daha netleşecek.
Serap Belet- Bu arada karşıt yani her ittifakın aslında iki ittifakın da birbirini gözettiği söyleniyor. Çünkü örneğin Cumhur İttifakının izleyeceği yol, belki sizin bu konuda izleyeceğiniz yola etki edebilir. Örneğin partilerin bir ortaklaşa listeyle gitmesinin Meclis çoğunluğu açısından bir avantaj olduğu söyleniyor bu yeni sistemle. Ancak Cumhur İttifakından tüm partiler, MHP de çok net bir ifadeyle ‘biz kendi adımızla, logomuzla seçime gireceğiz ayrı listelerle’ dedi. Bu sizi nasıl etkiler? Millet İttifakını nasıl etkiler?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi biz diğer partilerin konumuna bakıp kendimize politika oluşturmuyoruz. Biz iktidara geleceğiz, Cumhurbaşkanlığını kazanacağız ve bu ülkeyi en geç 1 yıl içinde rahat nefes alır hale getireceğiz. 3 ay içinde vize sorununu bitireceğiz. Türkiye’de her vatandaş artık Avrupa Birliği’ne vizesiz girecek. 1 ay içinde ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Hasar tespit komisyonumuzu belirledik. Onunla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. Dolayısıyla biz Cumhur İttifakı şunu yaptı, bunu yaptı. Cumhur İttifakı Allah aşkına bu saatten sonra ne yapacak bu memlekete? Zaten yapacağını yaptı. Batırdı. Soğanın tanesi olmuş 7, 5 – 10 lira. Ne yapacak Cumhur İttifakı? Biz ama ne yapacağımızı biliyoruz. Çiftçinin kazanacağı, üreticinin kazanacağı, fabrikaların çalışacağı, istihdamın büyüyeceği, gelişeceği bir Türkiye hayal ediyoruz ve bunu yapacağız.
Serap Belet- Az önce söylediniz, dikkatimi çekti, 3 ay sonra iktidara gelirseniz herkes Avrupa’ya vizesiz nasıl gidecek?
Kemal Kılıçdaroğlu- Vizesiz gidecek. Vizeyi kaldıracağız, gerekli düzenlemelerin tamamını yapacağız. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğiz. Zaten bizi buluşturan, 6 lideri bir araya getiren demokrasi özlemi. Türkiye’de demokrasi kalmadı.
Kürşad Oğuz- Bu ama Türkiye’nin yapabileceği bir şey değil dışarıdan ancak planlanabilecek bir şey. Böyle yurtdışıyla alakalı…
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır efendim bizim yapacağımız şey onlar. Siz düşünce özgürlüğüne kısıtlama getirirseniz, demokrasi sizin ülkenizde yoktur. O yüzden vermiyor. Ben de diyeceğim ki, ya da biz de diyeceğiz ki, bizim ülkemizde her türlü düşünce özgürce tartışılabilir, medya özgürce yayın yapabilir. Hakaret içermediği sürece herkes özgürce eleştirisini yapabilir. Ben gençlere boşuna mı diyorum? Hiç meraklanmayın, cumhurbaşkanı olduğumda en rahat beni eleştireceksiniz diye. Çünkü hiçbir zaman eleştiriden çekinmeyeceğim. Ve eleştirilerin siyaset için çok önemli olduğunu ve her eleştiriden siyasetçinin ders çıkarması gerektiğini bilen birisiyim. Benim bir hatam varsa, doğal olarak eleştiri olacaktır. Ben de aynı hatayı tekrar etmemeye özen göstereceğim. Şimdi iktidar sahibi yani Erdoğan diyelim, eleştiriye tahammül edemiyor, her eleştiriye ‘Vay sen bunu nasıl söyledin’ diye sabahın köründe gidip kapıları çalıyor, kapıları kırıyor insanları gözaltına alıyor mahkemelere veriyorsa, bu düzen olmaz. Bu düzen yıkım getirir.
Kürşad Oğuz- Yani bu düzen değiştikten sonra Avrupa farklı bir gözle bakacak bize ya da batı ve de bütün dünya…
Kemal Kılıçdaroğlu- Sadece Avrupa değil bütün dünya bakacak.
Serap Belet- Avrupa Birliğiyle de başka bir sayfa açacağız diyorsunuz özetle?
Kemal Kılıçdaroğlu- Var. Bizim Ortak Mutabakat Metnimizde var zaten. Avrupa Birliği’nin öngördüğü bütün demokratik kuralları kendi ülkemize getireceğiz. Benim insanım yani bu ülkenin insanı üçüncü sınıf demokrasiye mi layık, niye birinci sınıf demokrasi olmuyor bizim ülkemizde? Neden insanlar yan yana gelince özgürce konuşamıyorlar, odada bile sessizce konuşuyorlar acaba birisi bizi dinliyor mu diye. Bu Türkiye açısından bir utanç vesilesidir. Utançtır bu. İnsanlar düşüncelerini söylerler. Emin olun telefonla konuşurken, acaba birisi bizi dinliyor mu? Dinlediklerini ben gayet iyi biliyorum. Ama söylüyorum, dinlemezseniz namertsiniz. Biz bu ülkenin çıkarı için konuşuyoruz zaten, biz gizli kapaklı bir şey yapmıyoruz ki. Dolayısıyla demokrasi temel kavramdır ve altı lideri bir araya getiren de demokrasi özlemidir.
Kürşad Oğuz- Ben sorumu tekrar edeceğim biraz da açarak. Bu konuyu çünkü deşmek istiyorum, çünkü bize soruyorlar, CHP’liler de soruyor, Saadetliler de soruyor, diğer partiler de soruyor. Biz CHP listelerinden girecek miyiz, ne kadarımız girecek bizim parti milletvekili adaylarımız? Bu çalışma yapıldı mı? Bir kontenjan var mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şu anda çalışma yapılıyor.
Kürşad Oğuz- Millet İttifakının diğer üyelerini tatmin edecek bir oran, çalışma oldu mu?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi oran ya da kişi bazında bir çalışma yok. Çünkü bu oturulacak, makul insanlarız hepimiz, o makuliyet çerçevesi içerisinde oturup çalışacağız. Yani bizim listeden giren olur mu, olmaz mı? Herkes bağımsız mı girer, girmez mi? Bütün bunların hepsini uygar insanlar gibi oturuyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz. Kavga etmeden yapıyoruz bunu. Bir şeye karşıysak onun gerekçelerini ifade ediyoruz. Dolayısıyla ben Millet İttifakı’nın demokraside uyumu sağlama açısından, uzlaşmayı sağlama açısından bizim tarihimizde çok önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum ve biz Millet İttifakı olarak gerçekten de samimi olarak birbirimize düşüncelerimizi açıklıyoruz, konuşuyoruz. Sonra bunları ikinci kurmaylarımıza aktarıyoruz. Onlar kendi aralarında oturuyorlar, konuşuyorlar, sonra Genel Başkanlar olarak biz konuşuyoruz. Biz Ortak Mutabakat Metnini de böyle hazırladık, Anayasa değişikliklerini de böyle hazırladık.
Kürşad Oğuz- Yani maksimum vekil sayısına ulaşacak bir düzen, sistem kurmaya çalışıyoruz diyorsunuz millet ittifakı olarak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Parlamentoda da çoğunluğu sağlayacağız, artı cumhurbaşkanlığını da alacağız. Yeni bir sayfa açacağız Türkiye’de. Yeni, uygar, herkesin mutlu olduğu bir sayfa. Kinden, öfkeden uzak, herkesi kucaklayan bir siyaset anlayışı ile yola çıktık ve gerçekleştireceğiz.
Serap Belet- Bu listelere ilişkin Kürşad’ın sorusuna ilave olarak, artık DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerini ayrı ittifak içinde bir ittifak olarak değil, 41 ya da 43 ilde kendi logolarıyla, diğer şehirlerde de CHP listelerinden gireceği kesinleşti mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır öyle bir şey söylemedim.
Serap Belet- Yo siz söylemediniz. Yani bunlar konuşuluyor, kulis bilgisi olarak.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bunlar konuşulur zaten, bunlar tartışılır. Yani niye konuşuluyor diye bir şey söylemiyoruz tabi. Ama bunu belirleyecek olanlar önce kurmay heyetler yani çalışanlar, arkasından da Genel Başkanlar bir araya gelince. Önce bir altyapının oluşması lazım, sağlıklı bir altyapı oluşacak, sonra onlar Genel Başkanlarına sunacaklar, sonra bizler bir araya gelip oturup, konuşacağız. Zaten 1-2 gün içinde bütün sonuçlar netleşecek.
Şöyle; yani şunu yaptık, bunu yaptık. Şimdi şunu da ifade edeyim, ben 5 lider adına konuşma yetkisine de sahip değilim. Onların da düşünceleri var, onların da yeri geldiğinde itirazları oluyor, onlara saygı duymamız lazım. Dediğim gibi biz bir Türkiye için bir uzlaşma hayata geçirmeye çalışıyoruz. Çünkü bugüne kadar siyasetin hep kavgalardan beslendiğini ve bu kavgaların da Türkiye’ye, insanımıza büyük zarar verdiğini gördük. Biz yeni bir sayfa, yeni bir kültür, yeni bir inşa süreci başlatmak istiyoruz.
Kürşad Oğuz- Meydanlara indiniz, dolaşıyorsunuz, en son Trabzon’daydınız Sayın Ekrem İmamoğlu’yla birlikte. Önce şu soruyu sorayım, sizin bu seçimde CHP olarak almayı planladığınız, hedeflediğiniz oy nedir?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi CHP olarak bir; birinci parti, hedefimiz o zaten. Doğal olarak her partinin ulaşmak istediği hedefe biz de ulaşmak istiyoruz. Bunun için de çalışıyoruz. Emek harcıyoruz; ben, örgütler, diğerleri. Diğer partiler de birinci parti olmak için mücadele ediyorlar zaten. Cumhurbaşkanlığını da açık farkla almak istiyoruz.
Kürşad Oğuz- Yani kafanızda bir oy oranı yüzde 30’un üstüne çıkarız bu seçimde. Çünkü hep yüzde 25…
Kemal Kılıçdaroğlu- Birinci parti olacağız inşallah görecek herkes.
Kürşad Oğuz- Bu da yüzde 30’un üzerinde demek zaten.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.
Serap Belet- Yakın zamanda bir kamuoyu araştırması yaptınız mı? Böyle kısa aralıklarla araştırmalar yaptırarak sahaya çıkıyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, yani biz özel olarak bir araştırma yani belli konularda, spesifik konularda araştırma yaptırıyoruz. Ama böyle geniş bir kamuoyu araştırması değil. Yapılıyor araştırmalar, sizler nasıl gazeteci, televizyoncu olarak merak edip bakıyorsanız, biz de bakıyoruz yani onlara. Önemli olan alan.
Kürşad Oğuz- Trabzon’dan başlarsak sanırım bir önceki seçimlerde yüzde 14 – 15 civarında CHP’nin oyu vardı. En son Ekrem Bey’le gittiniz, orada büyük bir aslında bir çadır buluşması olacaktı ama mitinge dönüştü- onu da anlatırsınız isterseniz- ve ciddi bir kalabalık toplandı. Trabzon’dan milletvekili çıkaracak mısınız? Kaç tane çıkaracaksınız? Biraz böyle isterseniz bölge bölge gidelim, oradan doğuya kayalım. Çünkü Trabzon bildiğimiz üzere AK Partinin kalesi aslında.
Serap Belet- Ama Sayın İmamoğlu’nun memleketi olduğu için bunun orada bir ivme yarattığı söyleniyor. Bunun nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi Trabzon’da güzel bir atmosfer var. Kabul edelim güzel bir atmosfer var. Millet gidişten şikayetçi. Gelecekler, nasıl düzeltecekler diye bir bekliyorlar, nasıl düzelteceksiniz bunu. Onu anlatmaya çalıştım. Ben ilk 1 ay içinde neleri yapacağımızı onlara anlattım, ifade ettim düşüncelerimi miting meydanında.
Şimdi normalde biz bir çadırda yapacaktık bunu, geniş büyük bir çadırda ama çadıra izin vermediler. Onun üzerine meydanda yaptık. Tabii pişman olmuşlardır, keşke çadırda izin verseydik diye, o noktaya gelmişlerdir. AFAD bir de sabah erkenden bir mesaj geçmiş bütün Trabzonlulara, ‘fırtına olacak, bacalar yıkılacak, çatılar uçacak, gaz zehirlenmesi olacak’ falan diye. Yani sokağa çıkmayın diye bir anlamda da. AFAD niye bunu yapar bilmiyorum, bu meteorolojinin görevi aslında, niye AFAD bunu yaptı? Demek ki AFAD, ağır ağır her alana girmeye ve her alanda söz sahibi olmaya başladı. AFAD’ın ne olduğunu da depremde gördük zaten. Çalışanlarına değil, çalışanlarına şükran borçluyuz, yani orada kamu görevlileri onlar, elinden geleni yapıyorlar ama karar vericilerin ülke gerçeklerinden ne kadar koptuğunu o süreç içerisinde gördük.
Kürşad Oğuz- Trabzon umut oldu mu?
Kemal Kılıçdaroğlu- Ondan sonra Trabzon’da meydanda yaptık. Tabi meydanda düşündüğünüzden çok daha büyük bir kalabalık vardı. Özellikle kadınların ve gençlerin varlığı benim için de son derece memnuniyet verici. Kadınlar hayatın zorluklarını en erken sezen ve bunu yeri geldiğinde de dillendirenlerdir. Dolayısıyla kadınların CHP’nin yaptığı böyle bir mitinge katılmaları, sorunlarını dile getirmeleri, bizim çözümlerle ilgili yaptığımız çalışmaları, söylemleri alkışlamaları elbette güzel bir şey. Arada iyi bir diyalog kuruyoruz yani halkla iyi bir diyalog kuruyoruz. Önümüzdeki seçimlerde göreceksiniz; Trabzon’da da değişim başladı, yani Kayseri’de de değişim başladı, Türkiye’nin her tarafında bir değişim var. Şunu kabul ediyorum, yani hemen hemen herkes koşarak bize mi gelecek? Bizi dinliyor şimdi, bunlar gerçekten bu söylediklerini yapabilirler mi diye. Sizin de az önce, efendim işte Erdoğan diyordu ya, ‘bunlar 2 maaş üzerinden emekli…’
Serap Belet- ‘Bir istismar yapılıyor’, az önce açıklaması, bizden hemen önceki.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ona da geleceğim. Yani sorsanız da, sormasanız da ona da geleceğim zaten. Dolayısıyla biz neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Halkımdan şunu istiyorum, Kılıçdaroğlu’nun bir hesap uzmanı olduğunu ve devlete 27,5 yıl hizmet ettiğini, bütçenin nasıl harcandığını, israfın nasıl önlendiğini bilmek istiyorlarsa bana bakacaklar. Benim evime bakacaklar, yaşamıma bakacaklar, mutfağıma bakacaklar, evlatlarıma bakacaklar. Ben sade bir insan gibi yaşayan birisiyim. Ben hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemem. Ben herkesin inancına, herkesin kimliğine saygı duyan birisiyim. Devletin devlet olması gerektiğini, devletin kucaklayıcı olması gerektiğini, devletin sosyal devlet olması gerektiğini, fakirin, fukaranın yanında olan bir devlet olması gerektiğini düşünen birisiyim.
Öyle dış güçler, iç güçler falan filan artık bunların palavra olduğu, bunların doğru olmadığı kanıtlandı. Nasıl kanıtlandı? Dış güçler. Allah aşkına bana söyler misin ya, Türk Telekom’u dış güçler mi dedi satın. Bankaları dış güçler mi dedi, satın. Siz onları sattınız, hepsini paraya dönüştürdünüz, o yıllarda büyük gelirler elde ettiniz, ondan sonra para bitti, satacak mal da bitti. Şimdi diyorlar ki ne yapacağız? Düzelteceğiz, hiç kimse endişe etmesin. Türkiye onların düşündüğünden daha zengin bir ülke, çok daha zengin bir ülke.
Kürşad Oğuz- Ekrem İmamoğlu bahsini aslında bilerek açtım. Çünkü siz orada iyi bir sinerji yakaladınız zaten görülüyor. Başka yerlerde de miting yapacaksınız, yaptınız. Şimdi 3 Mart’ta herhalde bir kriz yaşandı. İYİ Parti lideri Sayın Akşener Millet İttifakını terk ettiğini söyledi. Aslında bayağı ağır da şeyler söyledi diyebiliriz. Ama sonuçta ne oldu? Döndü dolaştı 6 Mart’ta Sayın Yavaş ve Sayın İmamoğlu’nun da denklemin içine dahil olduğu bir sistem kuruldu. Siz bugün mitinglere bakıp şöyle bir sonuç çıkarıyor musunuz acaba? Ya iyi olmuş, iyi ki bu iki ismi de bu denkleme almışız biz daha güçlüyüz artık diyor musunuz? Acaba Meral Hanım’ın o hamlesi önce bir kriz, arkasından da çok daha büyük bir fayda sağladı mı? Böyle bir düşünceniz var mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Her hamle bir hayra vesile olabilir. Ben buna inanıyorum. Sonuçta iki değerli arkadaşımız, Mansur Bey de Ekrem Bey de. Ben İstanbul’da söyledim, Osmanlı’nın eski başkentini yöneten kişi Ekrem İmamoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin güzel başkentini yöneten Mansur Yavaş. Dolayısıyla ikisinin halk nezdinde ciddi bir kabulü var. İkisi çalışıyorlar, bütün engellemelere rağmen güzel şeyler yapıyorlar. Hatta Trabzon’da söyledim, dedim ki; ‘Trabzon’da bakan var, 4 milletvekili var, yani 10 kişi var Trabzonlu kabinede çalışan, bakan yardımcıları var ama Trabzon’a bir raylı sistemi yapamadılar. Ama Ekrem İmamoğlu, başka bir Trabzonlu, tek başına dünyada bir metropolde tek başına 10 metro inşaatını aynı anda başlatan ve yapan kişi’ diye söyledim. Demek ki Trabzonludan Trabzonluya da fark var. Yani böylesine yürekli, çalışkan bir Trabzonlu var.
Kürşad Oğuz- Dolayısıyla memnunsunuz bu denklemde onların olmasından?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi, tabi.
Serap Belet- Seçmen memnuniyetini dile getiriyor mu? Sizin yanınızda Sayın İmamoğlu’nun Trabzon’da olduğu gibi başka bir noktada Sayın Yavaş’ı görmüş olmanın ya da o yol haritasında Cumhurbaşkanı Yardımcıları olarak bulunmalarından memnuniyetini seçmen size yansıtıyor mu?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette seçmen de mutlu, gençler de mutlu. Onlarla zaman zaman bir araya geliyoruz, gittiğimiz illerde gençlerle de bir araya geliyoruz. İyiler, onlar da son derece mutlular. Şimdi burada önemli olan Türkiye’nin sağlıklı bir zemini yakalayabilmesi için o inançtan ve o heyecandan yararlanan insanların toplumun önüne çıkması lazım. Ekrem Bey de, Mansur Bey de o inancı ve heyecanı besleyen iki arkadaşımız. Dolayısıyla onlar da cumhurbaşkanı yardımcısı olarak önemli bir görev üstlenecekler. Bakın, İstanbul’da Ekrem Bey’in yapmak istediği çok şey engelleniyor, cumhurbaşkanı yardımcısı olduğunda bu engeller bitmiş olacak. Aynı şey Ankara için de geçerli. Tabi ikisi de iki büyük kentin belediye başkanı olduğu için, diğer belediye başkanlarına da hiçbir ayrım yapmadan, onun altını çizeyim, yani bu AK Partili belediye, biz buna engel çıkaralım, yok öyle bir şey, tam tersine bütün yerel yönetimlerin çalışmasını isteriz.
Kürşad Oğuz- Onlar bu denklem içerisinde olmasaydı farz edelim başka bir tablo oldu 3 Mart’ta, 6 Mart’ta ve onlar cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olmadılar. Yine mitinglerde onlarla beraber olacak mıydınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Gene çalışacaklardı tabi elbette. Yani şimdi iki arkadaşımız cumhurbaşkanı yardımcısı oldu çalışıyor diye diğer belediye başkanları çalışmayacak mı, onlar da çalışıyorlar zaten. Yani onlar da yaşanan sıkıntıları biliyorlar, onların da eli kolu bağlanıyor. İzin istiyorlar, yatırım yapacağız diye. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı, metro inşaatı yapacak, para da bulmuş, izin vermiyorlar inşaat yapmaya. Metro inşaatı yapacak, Mersin’e güzel hizmetler verecek, engel oluyorlar. Biz bu engellerin tümünü bitireceğiz.
Serap Belet- Şimdi artık adaylar netleşti. 4 cumhurbaşkanı adaylı bir seçim süreci var. Ve bu geçen iki haftada özellikle Muharrem İnce çok konuşuldu. Çekilir mi, çekilmez mi, size destek verir mi? Sizin ziyaretiniz sonrasında bir değişim olmadı. Birinci turda seçimin sonucunu Sayın Sinan Oğan ve Muharrem İnce’nin adaylıklarıyla birlikte oluşan bu tabloda Muharrem İnce’nin adaylığını özellikle Millet İttifakı aleyhine, sizin adaylığınız aleyhine bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz? Bu çok dillendiriliyor. Sizin bakışınız nedir?
Kemal Kılıçdaroğlu- Dillendiriliyor, yazılıyor, çiziliyor ama yani ben birinci turda sonucu alacağımıza inanıyorum. Çünkü sonuçta sağduyu galip gelecek. Ülke bu haldeyken, gençler iş bulamazken, işsizlik diz boyuyken, pazarlar neredeyse ateş pahasıyken, soğanın tanesi 7,5 - 10 lirayı bulmuşken, insanlar evine yiyecek götüremezken şimdi ne lüksümüz var. Yani bir an önce bunun bitmesi ve Türkiye’nin hamleye hazır bir iktidara teslim edilmesi lazım.
Serap Belet- Yani seçmenin stratejik oy kullanacağını mı düşünüyorsunuz son düzlüğe gelindiğinde?
Kemal Kılıçdaroğlu- Son düzlüğe girdiğimizde seçmenin sağduyusuna güveniyorum, o sağduyusu içinde hareket edecektir.
Serap Belet- Sayın İnce dedi ki, ‘bana son artık adaylar netleşmeden bir gün önce gelindi ve bir teklif yapılmadı.’ Bu cümle bir teklif yapılsa belki de farklı bir tablo olabilirdi gibi de değerlendirildi. Buna bir yanıtınız var mı?
Kürşad Oğuz- Bir teklif yaptınız mı daha doğrusu ona?
Kemal Kılıçdaroğlu- Orada değil ama teklif yapıldı.
Kürşad Oğuz- Ne açabilir misiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo, ben ayrıntıya girmek istemem.
Kürşad Oğuz- Yani 14 Mayıs sonrasına dair bir teklif mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Öncesi. Affedersin, öncesi de sonrası da dahil olmak üzere. Yani işin özeti tabi teklif yapıldı.
Serap Belet- Bir teklif yapıldı ama üzerinde uzlaşılamadı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet, yani öyle.
Kürşad Oğuz- Ama siz o gün buluşmaya gittiğinizde tekrar yeni bir teklif yapmadınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- O gün bir teklif yoktu.
Serap Belet- Sonrasında mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- O gün çünkü yani heyetler karşılıklı yan yanaydı, o gün bir teklif olmadı.
Serap Belet- Milletvekili listelerinden aday gösterilmesi yani konuşulduğu için soruyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ona, ayrıntıya girmeyeceğim.
Serap Belet- Hatta bakanlık teklifi dahi Ankara kulislerinde konuşuldu.
Kemal Kılıçdaroğlu- O ayrıntılara girmeyeceğim. O ayrıntılara girmek doğru değil. Ama yani teklif yapıldı.
Serap Belet- Yani biz üzerimize düşeni yaptık mı diyorsunuz özetle?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bana göre biz yaptık.
Serap Belet- Ama karşı taraftan beklediğiniz hamleyi…
Kemal Kılıçdaroğlu- Karşı tarafı suçlamak istemem. Bana göre biz yaptık. Çünkü karşı taraf belki kendisini haklı görüyordur. Yani benim karşı tarafı suçlama gibi bir hakkım yok yani. Çünkü herkesin iradesine benim saygı duymam gerekir.
Kürşad Oğuz- Peki efendim yani bu çok konuşulduğu için sormak isterim. Muharrem İnce’nin daha çok AK Partililer tarafından desteklendiği ya da iktidar tarafından desteklendiği yolunda bazı tezviratlar var. Böyle bir durum sizce var mı? Çünkü mesela bir kısım insanlar Truva atı olarak değerlendiriyorlar, görüyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ben Muharrem Bey’e böyle bir haksızlık yapmak istemem. Çünkü sonuçta biz beraber çalıştık, bizim cumhurbaşkanı adayımızdı, grup başkanvekilliğimizi yaptı. Dolayısıyla ben hani böyle haksız bir eleştiri yapmak istemem, doğru değil.
Kürşad Oğuz- Öyle de düşünmüyorsunuz zaten?
Kemal Kılıçdaroğlu- Düşünmüyorum.
Serap Belet- Peki siz böyle deyince, 6 parti bir araya geldiniz, çok daha uzak fikirleri olan, geçmişte karşı karşıya siyasette yarışmış siyasetçiler olarak bir araya geldiniz. Ancak yakın geçmişte sizin cumhurbaşkanı adayınız olan, birlikte omuz omuza çalıştığınız kişiyle gelemediniz. Bu sizi üzdü mü, üzüyor mu? Sayın İnce’nin size yönelik eleştirileri, Millet İttifakına yönelik eleştirileri sizi üzüyor mu?
Kemal Kılıçdaroğlu- Doğrusunu isterseniz üzdü tabi. Ama yani sonuçta ben Muharrem Bey’ in düşüncelerine saygı göstermek zorundayım. Ne için böyle düşünüyorsun diye benim özel olarak suçlamam veya genel olarak suçlamam asla doğru değil asla.
Kürşad Oğuz- Kendisi, zaten ‘kapı kapandı artık ben adayım’ dedi. Bundan sonra yeni bir gelişme olabilir mi? Yoksa artık 4 adayla gittik zaten ne olacaksa olacak mı diyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yani büyük bir ihtimalle 4 adayla gidilecek. Yani bu saatten sonra neyi değiştireceksiniz yani. Bilmiyorum yani.
Serap Belet- Şimdi bu birinci tur, ikinci tur…
Kemal Kılıçdaroğlu- Birinci turda bu iş biter efendim. Bu toplumun sağduyusuna güvenin. Birinci turda bu iş biter. Bu fikriyatlarla, bu felaketlerle nereye gideceğiz Allah aşkına ya. Bu işsizlikle nereye gideceğiz biz. Türkiye’nin bu cehennemden çıkması lazım, Türkiye bir cehennem çukurunda şu anda. Bakmayın siz saraya, oradakilerin keyfi yerinde. Yahu siz bir gidin bakalım, pazarda alışveriş yapan insanları bir görün bakalım nedir bu fiyatlar diye? Yani emekliye zam yapıyor, fiyatlara gelen zam çok daha yüksek. Kime gidiyor paralar? Kur korumalı mevduata gidiyor değil mi? Kur korumalı mevduat kimin parası, bir avuç insanın parası. Milyar dolarlar var, dünyanın faizini ödüyorsun. Bunlar bir de sözde faize karşı. Ya sen faizcilere hizmet ediyorsun sen, bilmiyor muyuz biz bunu? Biliyoruz.
Emekliye gelince bir şey yok, işçiye gelince bir şey yok. Kadro vereceğiz dediler kadrolar verilmedi. Polisle jandarma arasında ayrımcılık yapıyorlar. İkisi de güvenlik görevlisi. Jandarmaya verdiğin hakkı niye polise vermiyorsun, hangi gerekçeyle vermiyorsun? 24 saatse polis de 24 saat çalışıyor. Emekse poliste emek harcıyor. Onun standardı ayrı, öbürünün standardı ayrı. Çifte standart var. Ne söylüyorsam hepsinde haklıyım. Zaten cesaret edip oturup konuşmuyorlar. Yüz yüze gelip konuşmuyoruz. Ne söylüyorsam haklıyım. Az önce söyledim, 27,5 yılını devlette harcayan, verilmeyecek hiçbir hesabı olmayan bir kişiyim. Araştırdılar bütün sülalemizi. Ne buldular? Bulamazlar. Boğazımızdan aşağı haram lokma inmez. Bu kadar açık, bu kadar net. Devleti de öyle yöneteceğiz.
Serap Belet- Ekonomiyle ilgili vaatlerinizi hesabını yaptık da vaat ediyoruz mu diyorsunuz özetle?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette.
Serap Belet- Yani hesap uzmanı vurgusu yaptığınız için söylüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi. Her şeyi kuruşu kuruşuna hesaplıyoruz ve yapıyoruz ta en başta. Şimdi Erdoğan ne diyor? ‘Efendim emeklileri emekli maaşı üzerinden istismar ediyormuş.’ Bunu ne zaman söyledi bir de? 2015’te ben emekliye 2 maaş ikramiye verilsin dediğim zaman ‘Siz istismar ediyorsunuz’ dediler. Sonra ne oldu, emekliye 2 maaş ikramiye verdi mi? Verdi. Ne kadar verdi? Uzun süre arttırmadı. En son 100 lira artırdı. Şimdi biraz daha artırdı. Ben ilk ne söyledim? ‘Emekliye asgari ücret kadar Ramazan, Kurban Bayramında emekli ikramiyesi verilecek.’ Ne zaman? 2015. Hangi yıldayız, 2023. Yine aynı şeyi söylüyorum. 2 maaş ikramiye. Ne kadar? Asgari ücret kadar, aynı şeyi söylüyorum, hesabını, kitabını kuruşu kuruşuna yaptım. Biraz artırdılar. Şimdi ben söyledim Kasım ayında göreceksiniz Cumhurbaşkanı olarak geldiğimde bütün emeklilerin hesabına 15 bin lira para yatacak. Şimdi yatmayan asgari ücret farkı ve o dönemin asgari ücretini yatıracağız.
Serap Belet- Kurban bayramında demek istiyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Kurban bayramında. Önümüzdeki kurban bayramında. Görecek, bütün emekliler görecek. Para yokmuş. 5’li çetelere gelince paralar var. Kur korumalı mevduata gelince paralar var. Malı götürenlere paralar var, saraylara, 4 yerden- 5 yerden maaş alanlara para var, emekliye gelince ‘istismar ediyorsunuz.’ Emekliyi istismar eden sensin. Emeklinin hakkını vereceksin. Bakın, emekli şu demektir. Emekli bu ülkenin kalkınması için emek harcayan kişi demektir. O bütün hayatını çalıştı, didindi. Bazen fabrikada, bazen devlet memuru, bazen özel sektör her bir yerde çalıştı, alın teri döktü, primini ödedi. Yüksek pirim ödedi. Sonra geldi emekli oldu.
Eskiden emeklinin aldığı aylık asgari ücretin üstündeydi. Bir daha söyleyeyim, bunlar iktidar olmadan önce emeklinin aldığı aylık asgari ücretten fazlaydı. Şimdi bırakın asgari ücreti açlık sınırının altında. Yoksulluk sınırının altında. Emekliyi bu hale getirdiler. Hakkı ben savunuyorum, o şikayet ediyor buna inanmayın diye. Hayır efendim, sana inanmasınlar. Ben o aylıkların tamamını Kurban Bayramı’nda her bir emeklinin aylığına…
Kürşad Oğuz- 15 Mayıs’tan sonra ne söz verdiysem yapacağım diyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yapacağım, 15 bin lirayı yatıracağım. Görecekler, Bay Kemal sözünden dönmez. Bu kadar açık, bu kadar net.
Kürşad Oğuz- Önceki gün Trabzon’da konuştunuz. Adaylık meselesine tekrar döneceğim. Biraz geçmişe dönüp bugüne böyle gidiş gelişlerle soralım istiyorum. ‘Adaylığıma engel olmak istediler’ dediniz. ‘Ama kimseye kin tutmam, öfkeyle bakmam, bu ülkeye adaleti ya getireceğim ya getireceğim’ dediniz. Adaylığıma engel olmak istediler derken kastınız kimdi, kimi kastettiniz orada? Çünkü bildiğim kadarıyla Cumhur İttifakı sizin aday olmanızı istiyordu, istedi, yani kastettiğiniz kesim Cumhur İttifakı değil.
Kemal Kılıçdaroğlu- Değil.
Kürşad Oğuz- Kimdi bunlar? Çünkü şöyle suçlamalarda da bulundunuz. Muhalefet gibi görünen aslında muhalif olmayan isimler var. Bunlar mıydı kastettikleriniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Beşli çeteler, benim cumhurbaşkanı adayı olmamı asla istemediler. 418 milyar doları götürenler, benim cumhurbaşkanı adayı olmamı asla istemediler, kul hakkı yiyenler asla istemediler, yolsuzluk yapanlar asla istemediler, kirlenen insanlar benim cumhurbaşkanı adayı olmamı istemediler. Ben pek çok çevrenin bunlar tarafından parayla beslendiğini gayet iyi biliyorum.
Kürşad Oğuz- Yani bunun içerisinde o hani muhalif gibi görünen kesim hep eleştirdiğiniz kesim de var.
Kemal Kılıçdaroğlu- Arkasında bunlar var, bunların para gücü var, bunların imkanları var. Bunlar herkesi satın alacaklarını düşünüyorlar ve büyük paralar döküyorlar. Ama Allah şahittir, ne onların paralarına ne bir sentine ne de bir kuruşuna asla ihtiyacım yok. Nasıl yaşadıysam, gene yaşayacağım. Sarayda değil Çankaya’da yaşayacağım. Sade bir hayat süreceğim. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi hayal ediyorum ben. Benim hayalim bu, özlemim bu.
Kalkınan, büyüyen bir Türkiye. Sadece kendi bölgesinde değil Akdeniz havzasının en güçlü ülkesi olacak bir Türkiye. Bunu yaratacağız, hiçbir endişem yok. Bunların tamamı olacak. Zengin bir Türkiye, güçlü bir Türkiye. Sözü dinlenen bir Türkiye, teknolojiye imza atan bir Türkiye. Bunu yapacağız. Para var dedim, o 418 milyarın da nerelere gittiğini ben çok iyi biliyorum. Türkiye’den kaçırılan paraların nerelere gittiğini, yurtdışındaki avukatlar, yurtdışındaki hukukçularla görüştüm ben. Kimin parası hangi bankada kuruşu kuruşuna biliyorum. Belediye başkanlığı yapmış insanlar dahil. O ayrıntıyı da vereyim. Yapanlar ve yapmış olanlar da dahil. Kimin parası yurtdışında, hangi bankada hepsini biliyoruz. Onların tamamını getireceğiz.
Kürşad Oğuz- Ama diyorsunuz ki, kimseye kin tutmam, öfkeyle bakmam. Yani kastettiğiniz kesim bu değil o zaman?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Şimdi kin tutmak şöyle; bu iş yapılırken intikam duygusuyla değil hukuk içinde. Şimdi ben bütün bunları belgeleyeceğim, yargıya teslim edeceğim. Yargı bunlara bakacak. Evet, yolsuzluk varsa bu paraları yurtdışından isteyecek hep beraber biz de gideceğiz.